Kemosaturasyon tedavisi, kemoembolizasyon (TAKE) ve radyombolizasyon (TARE) gibi diğer girişimsel işlemlerden sonra geliştirilmiş yeni nesil bir tedavi işlemidir. Bu işlemin avantajlarını şöyle sıralayabiliriz;

​

1. Bu tedavide, karaciğer dokusunda irili ufaklı ne kadar tümör var ise hepsi hedeflenmektedir. TAKE, TARE gibi işlemlerde karaciğer dokusundaki bir bölgede bulunan tümör dokusu hedeflenerek tedavi edilmeye çalışılır, ancak kemosaturasyonda tüm doku hedeflendiği için PET/CT veya MRG'de görülemeyecek kadar küçük tümörler bile tedavi edilmiş olur. TARE, TAKE işlemlerinde karaciğerin sağ ve sol lobunu ayrı ayrı tedavi etmek gerekirken kemosaturasyonda tüm loblar aynı anda tedavi edilmiş olur.

​

2. Verilen ilaç karaciğer dokusunda bırakılmaz, geri alınır, bu nedenle ilaca bağlı yan etki görülme ihtimali çok düşüktür. Aktif filtrasyon sistemiyle işlem sonunda karaciğer içerisinden geçirilen ilaç, karaciğeri yeniden normal dolaşıma sokmadan önce  pompa tarafından geri alınır. 

​

3.Damar tıkayıcı özelliği yoktur. Özellikle TAKE gibi işlemlere karaciğerdeki kitlelerin tedavisi sırasında bu kitlelerin damarlarında da mikro ve makro düzeyde tıkanmalar oluşur. Bu aslında tedavide istenmeyen bir durumdur. İşte kemosaturasyon tedavisinde verilen ilaçla birlikte bir damar tıkama işlemi gerçekleşmez.

​

4. Tek seferde tüm karaciğer tedavi edilebilir ve tekrar tekrar uygulanabilir. TARE ve TAKE tedavisinde karaciğerde dağılmış lezyonların ayrı ayrı seanslarda tedavi edilmesi gerekmektedir. Birden fazla lezyona aynı senasta müdehale edilmesi çoğu zamana mümkün olmamaktadır. Tek seferde tüm karaciğerin tedavi edilmesi ise kemosaturasyon işleminde mümkündür. Ayrıca hastalara kemosaturasyon işlemi birden fazla kere uygulanabilemektedir. 

​

5.Diğer tedavilerin yapılmasına engel değildir. Gerektiğinde kemosaturasyon işlemi sonrasında gerekli durumlarda ablasyon veya embolizasyon işlemleri lüzum etmesi halince bu tedavilerin yapılmasına veya metastazektomi enilen operasyonların yapılmasına engel değildir.

​